“KARABAĞ AZATLIK TEŞKİLATI” SİYASİ PARTİ OLMAYA KARAR VERDİ”
Karabağ’ın işgal edilmesinden sonra Azerbaycan vatanseverleri tarafından kurulmuş olan “Karabağ Azadlık Teşkilatı”, Karabağ Zaferinden sonra, tabanından gelen yoğun istek üzerine siyasi partiye dönüşmeye karar verdi.
Yaklaşık 30 yıllık Sivil Toplum Teşkilatı olarak, Karabağ’ın azatlığı uğrunda mücadele eden, Azerbaycan halkının ve devletinin haklı davasının mücadelesinde bayraktarlık yapan söz konusu teşkilat, Karabağın özgürleştirilmesinden sonucu, yılların birikimi ile Teşkilat Başkanı Akif Nağı’nın öncülüğünde “Azad Veten Partiyası” adıyla yeni parti kurmuş ve Afiq Axundzade’yi de Genel Başkan Yardımcılığına getirmiştir.
Genetik Tıp üzerine akademik çalışmalarının yanında, bir çok ulusal projelere de imzasını atmış olan Afiq Axundzade, aynı zamanda yeni kurulan “Azad Veten Partiyası”nın Genel Başkan Yardımcısı olarak, siyasete de el atmıştır.
Afiq Axundzade ile yapmış olduğumuz söyleşi metnini siz okuyucularımıza sunuyoruz.
Afiq Bey hoş gelmişsiniz, bizlere kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Hoş Bulduk. Öncelikle buradan tüm Türkiyeli kardeşlerimi selamlayarak başlamak istiyorum.
Afiq Bey bize partiniz ve partinizin misyonu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sizin de yukarıda bahsettiğiniz gibi ilk mesleğim genetik tıp hekimliğidir ve akademik kariyerimi devam ettirmekteyim. Devletimiz adına büyük bütçeli ve ulusal çaplı bazı projeleri yürütmekteyim. Uzun yıllardır kanayan yaramız olan Karabağ İşgaline karşı yürütülen Karabağ Azatlık Teşkilatının mücadelesinin de içinden gelen bir neferiydim, bu gün de tabanın ısrarlı isteği ile Genel Başkanımız Akif Nağı’nın öncülüğünde siyasi bir harekete dönüşen teşkilatımızın Genel Başkan Yardımcısıyım.
Sayın Axundzade, anladığım kadarıyla çok yoğun bir temponuza rağmen, siyasete girmeniz nedendir?
Hakikaten çok yoğun olmakla birlikte, Azerbaycan siyasetinin genç kadrolar üzerinden yürütülmesinin önem arz ettiği, milletimizin ve devletimizin geleceğine katkı suna bileceğime inandığım bu günlerde, benim de elimi taşın altına koymam gerektiğini düşündüğüm için başkanımızdan gelen bu teklife tereddütsüz “evet” dedim.
Peki, Karabağ konusunda sizce hükümet doğru yaptı mı?
Elbet vatan toprağının her karışı önemli olmakla birlikte, başından dediğimiz gibi, bizler için Karabağ bizim en hassas yerimizdir. Hükümetin Karabağ konusundaki tutumunu, savaşma kararını çok yerinde bulduğumuzu buradan bildirmek isterim ancak; şu anda tamamlanmamış bir operasyon olarak bakıyoruz. Mutlaka en kısa zamanda Rus askerinin olmadığı, Karabağ’ın her karışında Azerbaycan’ın tam hakimiyetinin olması gerektiğini savunmaktayız. O topraklar uluslararası hatta Azerbaycan için sorun olmaktan çıkmalıdır.
Afiq Bey, Zengezur Koridoru meselesine nasıl bakıyorsunuz?
Maalesef ki dünyanın hiçbir bölgesinde böylesine utanç verici bir yer daha yoktur. 1918 yılında bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün, yine 1930 lu yıllarda insan kasabı Stalinin talimatıyla o koridor Azerbaycan’dan zorla alınarak Ermenilere verilmiş, bu hamleyle hem Azerbaycan toprağından olmuş, hem toprak bütünlüğünü kaybetmiş, hem de bu gün Ermenistan’ın İran’a çıkışı sağlanmıştır. Altını çizerek bir daha söylemek istiyorum, Dünyanın neresinde görülmüş ki bir ülkenin toprağını başka bir ülkeye vereceksin, yine o ülkenin bir parçasının havadan, karadan hatta denizden başkentine gidecek bir yolu olmasın. Bu gün Azerbaycan vatandaşı olan Nahçıvan’ın insanları, başkentine gidebilecek hiçbir yolu yoktur. Bu da uluslararası güçlerin ve Birleşmiş Milletlerin ayıbı ve utancıdır.
Türkiye Azerbaycan İlişkileri Hakkında ne Düşünüyorsunuz?
Türkiye ve Azerbaycan arasında her ne kadar siyasi sınırlar olsa da Dünyada böylesine kardeşlik duygusunun yoğun olduğu başka ikilinin olduğunu söylemek mümkün değildir. Ulu önder Haydar Aliyev’in dediği gibi biz, “iki devlet, bir milletiz”. Tarihten gelen derin bağlarımız vardır, Mustafa Kemal Atatürk; ”Azerbaycan’ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir” sözü siyaseten söylenmiş bir söz değildir.
Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya savaşını kaybettiği ve teslim olmaya hazırlandığı günlerde, Azerbaycan’da yaşanan katliamların önünü almak için, gönüllü Kafkas İslam Ordusunu göndererek, Azerbaycan’da kardeşlerinin imdadına yetişmiştir. Yine Anadolu’da Kurtuluş Mücadelesinin verildiği ve ölüm-kalım savaşının verildiği günlerde, savaş süresince Azerbaycanlı kardeşlerinin vermiş olduğu “cansuyu” misali destekleri unutmak mümkün müdür? Türk milletinin iki çağdaş devletinin geçmişinden beslenen, geleceğine odaklanan sağlam kardeşlik bağları mevcuttur. Bizler de bu sağlıklı bağları birlik ve beraberlik ruhunu daha yüksek seviyelere taşımalıyız.
Partinizin Türk Dünyasına bakış açısı nasıl olacak?
Türk milletinin iki güzide parçası olan, Anadolu ve Azerbaycan Türklüğü, Doğu ve Batı Türklüğü arasında iki ayaklı bir köprüdür. Bu gün 7 bağımsız Türk Cumhuriyeti var, elbette her birinin kendi problemleri var ve bu problemlerle mücadele etmek durumundadırlar. Ancak şunu da belirtmeliyim ki bizler ana eksen kabul edebileceğimiz “Türk” kimliği etrafında birleşmek zorunluluğumuz var. Günümüzde şartlar da bizi bu çizgiye doğru götürüyor, umuyoruz ki bu asır Türk asrı olacaktır. Aynı zamanda üç kıta arasında da birbirini tamamlayan, iki kardeş devlet, yakın zamanda yedi kardeş veya daha fazla devletlerimizin birliğini görmek bizlere nasip olacaktır. Dolaysı ile Türk Dünyası, Anadolu ve Azerbaycan üzerinden birlik oluşturabilecek potansiyele sahiptir.
Son sorum, en güncel olan ve Türk Dünyası için olmazsa olmaz denilen “Güney Azerbaycan” konusuna partinizin bakışı nasıldır?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bizim yakın tarihimizin en keskin parçasıdır Güney Azerbaycan. Azerbaycan edebiyatında ağır bir yer tutmaktadır “Otay-Bu tay” kavramı. Azerbaycan denildiği zaman, sadece siyasi Azerbaycan haritasından ibaret değildir. Arazın bizler arasında yaratılmış suni bir sınır olduğunu söylemeye gerek yoktur sanırım. Tebriz, Erdebil, Hemedan eğer bir yara alırsa, Kuzeyde Bakü kanar. Bu gün o yurtlarımızda ciddi gerginlikler vardır ve o yerlerdeki gerginlik şu anda bizlerde birinci gündem maddesi oluyorsa, millete dayanan bir parti olarak elbet kayıtsız kalamayız. Yanı başımızda bir siyasi ülke var, Azerbaycan’a karşı bir yerde duruyorsa, bu demek değildir ki Azerbaycan oradaki kardeşlerine kayıtsız kalacaktır. Geçtiğimiz günlerde bu konuda sayın Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev’in söylediği gibi, “Biz 10 milyon değil, 50 milyonuz”, Allah bu milleti birlik ve bütünlükten uzak etmesin.
Röportaj: Hikmet Elp